izmir kent tarihi
  Konak Meydanı
 

Bir meydanın öyküsü

Konak Meydanı'ndayız. Zamanımızdan 2 bin yıl önceki yaşamın eğer tanıkları olsaydık, taa karşıdaki dağın zirvesinde gördüğümüz Büyük İskender'in Kadifekale'si var ama, yamaçlarında şu irili ufaklı onbinlerce evlerle kaplı bütün alan ormanlık. Hatay tarafları ise taşlık kayalık.

Kent, İkiçeşmelik çevresinde, Agora önlerinde sanki avucun içine alınacakmış gibi küçük ve toplu bir halde. Ama kıyı şu gördüğümüz çizgide de değil; çok daha gerilerde. Kentin bulunduğu taa Agora önlerinde. Yani şu andaki kentin düzlükleri tamamen sular altında.

İşte İzmir'in bilinen ilk kordonu bu Agora önleri.

Bu anlattıklarım Roma Çağı'na rastlar. Esasen İzmir'in geçmişi, zamanımızdan 5 bin yıl öncesine dayanır. Ve bunun 3 bin yılı sol tarafımızdaki Bayraklı sırtlarında geçmiştir. Elbete oranın da kordonu vardır. Kıyı kenti olacak da kordonu olmayacak mı!

Bin yıl önce
Konak. Bir başka ifadeyle İzmir'in tam merkezi. Elbette zamanımızda kent merkezi orası mı burası mı münakaşasında haklı yanlar olabilir ama, biz rahmetli Nasrettin Hoca'nın dünya merkezini bulduğu yöntemle hareket edelim. Evet burası kentin merkezi.

Önümüzde zarif görünümlü Saat Kulesi, hemen arkasında Hükümet Konağı ve yanında bir biblo gibi duran Konak Camii. Bu camiye İngiliz Ayşe Hanım Camii de denir. Saat Kulesi 1901, Hükümet Konağı 1860, cami de 1905 yılında yapılmış. Saat Kulesi 1928 ve 1973 depremlerinde hasar görmüş. Camide bir şey yok. Hükümet Konağı binası ise 1970 yılının 31 Ağustos'unda yanmış ve aslına uygun bir şekilde yeniden yapılmış.

Solda Belediye Sarayı; 20-25 yıl önceden kalma. Önünde Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Heykeli. Sağ taraftaki bu güzel alan da eski Sarıkışla'nın sahası. Şimdi altından metro geçiyor.

1829 yılında yapılan bu kışla 1955 yılında istimlak edilerek yıktırılmış. Taşları sarı olduğu için de bu büyük yapıya o ad takılmış. Buradan imparatorluğun her köşesine vatan evlatları gönderilmiş, vatan evlatları gelmiş. Gidip de gelmeyenler de oldukça fazla. Ne demiş bağrı yanık asker ozanımız "Kışlalar doldu boşaldı bu gün."

Adını karşıdaki Hükümet Konağı'ndan alan bu meydanın iki yüz yıl kadar önceki adı "Dolma". Alan doldurulduğu için bu isim uygun görülmüş. İstanbul'da "Dolmabahçe Sarayı"na verilen ad gibi.

Ceylan boynuzu
İster inanın ister inanmayın ama bu alan iki asır kadar önce, ta içerlere kadar uzanan limanın girişiymiş.

Şöyle tarif edelim: Bin yıl önce bugünkü Kemeraltı Caddesi ve çevresi denizdir. Adeta bir ceylan boynuzunu andıran iç liman, ta Agora önlerine kadar uzanır.

Limanın güney tarafı yani Kadifekale tarafındaki kıyıları sığ ve yosunluktur. Küçük küçük beyaz badanalı evler sıralanmıştır. Meyve bahçeleri denize kadar sokulmuştur. Kuzey tarafı, bir başka ifadeyle Başdurak Camii yönü yalılarla, saraylarla, bir inci gerdanlığa benzer. İşte o çağlarda İzmir'in Kordonboyu sadece limanın bu cephesidir.

Gerek kent ve gerekse liman surların içindedir. Evet kentin dış surları yakın bir zamana kadar Devlet Hastanesi olarak kullanılan binanın hemen arkasından, Damlacık önlerinde başlar.

Surlar buradan yukarıya, yani Cicipark'a çıkar, hala iki bin yılın izlerini taşıyan "Altın Yol"un önünden Kadifekale'ye parelel bir şekilde Ballukuyu'ya, oradan da Basmane semtine iner ve bugünkü Fevzipaşa Bulvarı boyunca denize erişir. Burası Kadifekale'den sonra İzmir'in ikinci kalesi olan ve 1261 yılında inşa edilen "Seint Pierre Kalesi"nin dış surlarıdır. Bu kaleye Türkler fetihten önce "Aşağı Kale" veya "Liman Kalesi" de dermiş. Kale 1344 yılında Aydınoğulları Beyliği'nden Rodos Şovalyeleri'nin eline geçince bu kez adı batı dünyasında "Saint Pierre" olmuş. Türkler'in dilinde ise "Gavur İzmir."

Kalenin iç surların üç yanı deniz. Deniz görmeyen yönü ise derin hendeklerle çevriliymiş.

Evet Konak Meydanı ve çevresinin geçmişi bu.
Yeni Asır - Türkmen Parlak

 
  Bugün 6 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol