izmir kent tarihi
  Kemeraltı
 

7000 Yıllık Bir Çarşı: Kemeraltı      

İzmir Kemeraltı semti, batıda Konak Pier Köprüsü ile doğuda Çankaya Kavşağı ve güneyde İkiçeşmelik Öğretmen Evinden aşağı Varyant ile Konak’ı bağlayan 270 hektarlık alanı kapsıyor. 88 hektarlık bir alana yayılmış olan, Anafartalar Caddesi ve Mezarlıkbaşı semtinden başlayarak deniz kıyısını da kapsamına alan ve Konak Meydanı’na kadar ulaşan Kemeraltı Çarşısı ise, 1650–1670 yılları arasında kurulmuş.

1638 tarihli gravürlerde rastlandığı şekilde İzmir’in o dönemdeki yerleşim alanının ortasında, Hisar Cami’ne de adını veren Hisar’ın sağ tarafında bir iç liman bulunuyor. En açık şekilde Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sindeki anlatımlarda rastladığımız bu liman, Roma İmparatorluğu’nun hakimiyet dönemlerine, yani milat tarihine dek götürülebiliyor.

Kemeraltı ise, liman girişini savunmak üzere inşa edilmiş bir kalenin varlığı ile ortaya çıkıyor. Limanın ağzında konumlanan ve 12. yy'da Bizanslılar tarafından kurulan İzmir Liman Kalesi, iç liman güvenliğini sağlamak hem de şehir savunmasında kilit oluşturması açısından önem taşıyordu. Farklı adlarla anılan kale, yabancı kaynaklarda ‘Neon Kastron’ veya ‘Ceneviz Şatosu’ olarak adlandırılırken, Hristiyan topluluklar tarafından ele geçirildikten sonra ise ‘Castrum Smyrnarum’ olarak isimlendiriliyor. Bu mevki, St. Jean şövalyelerine devredilince St. Petros kalesi ile tanınmaya başlıyor ve sonraki dönemlerde Le Chatesu veya Hafen Kastell isimleriyle farklı kaynaklarda yerini alıyor.

16. yy Osmanlı kaynaklarında ise ilk olarak “Kal’a-İzmir-i Cedid” (Yeni İzmir Kalesi) olarak karşımıza çıkan kale, sonraları ‘Ok Kalesi’, ‘Liman Kalesi’, ‘Hisar’ ve ‘Soğan Kalesi’ gibi adlar alıyor.

Hem kale, ama daha da önemsenmesi gereken şekilde iç liman, Kemeraltı’nın karakteristik özelliklerini de belirliyor denilebilir. Örneğin Kemeraltı Çarşısı’nın yay biçiminde oluşu, Roma dönemindeki bu iç liman rıhtımına göre şekillenen bir yerleşimin izleri olarak görülüyor.



Tarihi boyunca pek çok kez doldurulmuş olan sahil şeridinde hep yeniden yerleşen bu yay biçimindeki çarşının yapı adaları da, sokakları da onu takip ediyor. Ana caddeyi ışınsal olarak kesen sokaklar ise, çeşitli güzergahlarla Gazi Osman Paşa Bulvarı’na ulaşıyorlar. Kemeraltı’nın yürüyüş aksı üzerinde bulunan beş cami ise, özellikle konulmuşçasına, ışınsal akslar ile paralel sokakların kesişim noktalarında konumlanıyorlar. Şadırvanaltı Cami, Kestanepazarı Cami, Başdurak Cami ve Kemeraltı Cami, işte bu camiler...

Öte yandan yeni yerleşim alanları, dönemin en parlak ticaret noktalarından olan İzmir Limanı çevresinin de gelişmesini yönlendiriyor. Kale tarafından korunan limanın sağ kıyısında Frenk tüccarlarının dükkanları, limanın iç kısmında ise kervansaraylar bulunuyordu. İzmir’in batı ucunu, yani bir anlamda sonunu tanımladığı İpek Yolu'nu takip eden deve kervanlarıyla İzmir'e getirilen mallar, bu hanlara indiriliyor, Ceneviz tüccarları aracılığı ile de limandan gemilere yüklenerek ihraç ediliyordu. Birçok tarihi mekanı kucaklayan İzmir'in ünlü Kemeraltı Çarşısı da tam olarak bu bölgede konumlanıyor.

17. yy itibariyle büyüyerek Osmanlı’nın en büyük ticaret merkezlerinden biri haline gelen İzmir’in çarşısı ve iktisadi merkezi de, bu cadde çevresinde oluşuyor. Limana gelen gemilerin hem iç pazara hem de dış pazara verilmek üzere sunduğu malların açılmasına yol açtığı çok sayıda ticarethanenin başında ise 1744 yılında yapılan Kızlarağası Hanı bulunuyor.

İlk yapıldığı yıllarda Kemeraltı Çarşısı üzeri tonoz ve kiremit örtülü, sokakları kapsayan bir kapalı çarşı görünümündeydi. Çarşı XX. yüzyılın sonlarına kadar bu özelliğini koruyor. Bugün üzeri açık olan ara sokakların bir bölümünün ise üzerinin beşik tonozla örtülü olduğu biliniyor.



Hisarönü

Kemeraltı Çarşısı’nın limandan başlayarak gelişen bir toplumsallık merkezi haline gelmesi ise, 17. yy Osmanlı’sına rastlamıyor. 19. yüzyılda İzmir’in ticaret hayatının can noktası olan bu çarşı eski hanlar ve bedestenleri kapsıyordu. Buradaki dükkânlar daha çok yerli halka ve dar gelirli ailelerin gereksinimini sağlıyordu. Çarşı; demirciler, kömürcüler, çiviciler, baharatçılar ve saman pazarı gibi ticarethaneleri ile bugün bildiğimiz canlı kamusallığa meydan vermeye başlamıştı.

7.000 yıllık ömründe kesintisiz olarak ticari faaliyette bulunan İzmir Tarihi Kemeraltı Çarşısı bugün, 270 hektarlık bir bölgede ve 230’u aşkın farklı işkolunda, 800.000 i aşkın değişik ürün çeşidi ile 14.482 işyerini, 10.000’i aşkın esnaf ve taciri barındırıyor. 75,000 çalışanı ve günlük minimum 150,000 maksimum 750,000 ziyaretçisi ise İzmir’in bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayan, ama aynı zamanda İzmir’in kültürel ve tarihi mirasının çoğunu içerisinde barındıran Çarşı, doğu ve batı pazarının İstanbul’ dan sonra, en önemli bağlantı noktası durumunda.






















Şadırvanaltı ve Başdurak Camileri

Tarihi boyunca pek çok kez doldurulmuş olan sahil şeridinde hep yeniden yerleşen bu yay biçimindeki çarşının yapı adaları da, sokakları da onu takip ediyor. Ana caddeyi ışınsal olarak kesen sokaklar ise, çeşitli güzergahlarla Gazi Osman Paşa Bulvarı’na ulaşıyorlar. Kemeraltı’nın yürüyüş aksı üzerinde bulunan beş cami ise, özellikle konulmuşçasına, ışınsal akslar ile paralel sokakların kesişim noktalarında konumlanıyorlar. Şadırvanaltı Cami, Kestanepazarı Cami, Başdurak Cami ve Kemeraltı Cami, işte bu camiler...

Öte yandan yeni yerleşim alanları, dönemin en parlak ticaret noktalarından olan İzmir Limanı çevresinin de gelişmesini yönlendiriyor. Kale tarafından korunan limanın sağ kıyısında Frenk tüccarlarının dükkanları, limanın iç kısmında ise kervansaraylar bulunuyordu. İzmir’in batı ucunu, yani bir anlamda sonunu tanımladığı İpek Yolu'nu takip eden deve kervanlarıyla İzmir'e getirilen mallar, bu hanlara indiriliyor, Ceneviz tüccarları aracılığı ile de limandan gemilere yüklenerek ihraç ediliyordu. Birçok tarihi mekanı kucaklayan İzmir'in ünlü Kemeraltı Çarşısı da tam olarak bu bölgede konumlanıyor.

17. yy itibariyle büyüyerek Osmanlı’nın en büyük ticaret merkezlerinden biri haline gelen İzmir’in çarşısı ve iktisadi merkezi de, bu cadde çevresinde oluşuyor. Limana gelen gemilerin hem iç pazara hem de dış pazara verilmek üzere sunduğu malların açılmasına yol açtığı çok sayıda ticarethanenin başında ise 1744 yılında yapılan Kızlarağası Hanı bulunuyor.

İlk yapıldığı yıllarda Kemeraltı Çarşısı üzeri tonoz ve kiremit örtülü, sokakları kapsayan bir kapalı çarşı görünümündeydi. Çarşı XX. yüzyılın sonlarına kadar bu özelliğini koruyor. Bugün üzeri açık olan ara sokakların bir bölümünün ise üzerinin beşik tonozla örtülü olduğu biliniyor.


Hisarönü

Kemeraltı Çarşısı’nın limandan başlayarak gelişen bir toplumsallık merkezi haline gelmesi ise, 17. yy Osmanlı’sına rastlamıyor. 19. yüzyılda İzmir’in ticaret hayatının can noktası olan bu çarşı eski hanlar ve bedestenleri kapsıyordu. Buradaki dükkânlar daha çok yerli halka ve dar gelirli ailelerin gereksinimini sağlıyordu. Çarşı; demirciler, kömürcüler, çiviciler, baharatçılar ve saman pazarı gibi ticarethaneleri ile bugün bildiğimiz canlı kamusallığa meydan vermeye başlamıştı.

7.000 yıllık ömründe kesintisiz olarak ticari faaliyette bulunan İzmir Tarihi Kemeraltı Çarşısı bugün, 270 hektarlık bir bölgede ve 230’u aşkın farklı işkolunda, 800.000 i aşkın değişik ürün çeşidi ile 14.482 işyerini, 10.000’i aşkın esnaf ve taciri barındırıyor. 75,000 çalışanı ve günlük minimum 150,000 maksimum 750,000 ziyaretçisi ise İzmir’in bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayan, ama aynı zamanda İzmir’in kültürel ve tarihi mirasının çoğunu içerisinde barındıran Çarşı, doğu ve batı pazarının İstanbul’ dan sonra, en önemli bağlantı noktası durumunda.
www.mimarizm.com

alıntıdır

 
  Bugün 11 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol